dfgdfgdfgdg
ryyrtyr
![]()
dfgdfgdfgdg
ryyrtyr
![]()
Congratulations! You have installed the Base Grav Package that provides a simple page and the default Quark theme to get you started.
If you see a 404 Error when you click Typography
in the menu, please refer to the troubleshooting guide.
If you want a more full-featured base install, you should check out Skeleton packages available in the downloads.
To edit this page, simply navigate to the folder you installed Grav into, and then browse to the user/pages/01.home
folder and open the default.md
file in your editor of choice. You will see the content of this page in Markdown format.
Creating a new page is a simple affair in Grav. Simply follow these simple steps:
Navigate to your pages folder: user/pages/
and create a new folder. In this example, we will use explicit default ordering and call the folder 03.mypage
.
Launch your text editor and paste in the following sample code:
---
title: My New Page
---
# My New Page!
This is the body of **my new page** and I can easily use _Markdown_ syntax here.
Save this file in the user/pages/03.mypage/
folder as default.md
. This will tell Grav to render the page using the default template.
That is it! Reload your browser to see your new page in the menu.
NOTE: The page will automatically show up in the Menu after the "Typography" menu item. If you wish to change the name that shows up in the Menu, simple add: menu: My Page
between the dashes in the page content. This is called the YAML front matter, and it is where you configure page-specific options.
Nedir zenginlik? Para? Sağlık? Keyif?
Bence zamandır zenginlik. Sağlık zaten hiçbir şey ile ölçülemez. Onun zenginliği veya fakirliği olamaz. Keyif nedir? Herkesin keyfi farklıdır. Ben kafam rahat uyumayı severim mesela. Para nedir o zaman onunda gözümde bir açıklaması olur illa değil mi? Para rahatlıktır sadece. İhtiyacın olduğunu düşündüğün şeyi rahatça alabiliyorsan paran vardır. Ama ne kadar paran olursa olsun gerçek zenginlik zamandadır.
Çalışıyorum, iyi bir maaşım var, yatırımlarım var, sağlığım yerinde, keyfim yerinde, ama zengin değilim. İşe başlayalı 4 bayram geçti, ilk defa bir bayramın ilk günü izindeyim. Ha, 2. günü Cizreme dönüyorum çünkü bayramın diğer günleri çalışıyorum. Bak, zengin değilim. Bayramda insanlar tatil yaparken işe dönüyorum. Keyfime göre tatile çıkamıyorum mesela. İki kolum iki bacağım var, tatile harcayacak param var ama gidemiyorum. Neden? Çünkü yaşamak için çalışmam gerekiyor. O zaman ben zengin falan değilim.
Bu bi tayfa var, 1 Haziranda tatile giderler, 30 Ağustosta dönerler. Zengin olan onlardır arkadaş. Yaşamak için çalışıyor olsalar bile zamanları onlara aittir. Ben zamanımı para karşılığında veriyorum. Bu döngüden çıkmak gerek.
İşte bu döngüden çıkmak için yatırım denen zımbırtıya bulaşıyorum. Ben çocuklarım olsun istiyorum, büyürken onlarla zaman geçirmek istiyorum. E nasıl olacak o iş? Param daha çok para getirmek için çalışırsa olur ancak. Ben değil, param çalışacak. O zaman zengin olursun. Maaş alarak, ya da işinin başında durarak değil. Bunu anlamam bu yaşıma nasip oldu, bunu daha erken anlıyor olsaydım zaten herşey çok daha farklı olurdu benim için. Baby boomer dene tayfa (2. Dünya savaşı 1965 arası doğanlar) erken emekli oldular, ikramiyeleri ve maaşları ile alacaklarını aldılar. Bizler onların ikramiyelerini ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Bugün benim jenerasyonumda emekli olunca sadece maaşı ile rahat bir hayat süreceğine inanan kimse var mı acaba? Sanmam. E ne yapıyorsunuz o zaman bu dönemde? Hiçbir şey. Net hiçbir şey. Ki zaten 65ine kadar çalışabileceğine inanan varsa ben tebrik ediyorum. Ben çalışamam, o yaşa kadar çalışırsam da o yaştan sonra gelen emekliliği yiyeyim, yapılabilecek hiçbir şeye enerjim kalmamış olur zaten.
Hayata bir defa geliyorum, bence sizde sadece bir defa geliyorsunuz (reenkarne olanlarınız varsa bilemem, bana bi ulaşsın o arkadaşlar) ve bu bir kere geldiğimiz hayatta çalışıyoruz. Başarı için değil, tatmin için değil, yeni telefon alabilmek, araba alabilmek, tatile gidebilmek için çalışıyoruz. Başarı için çalışanlara lafım yok, o bir tatmindir. Ama diğer maddi hazlar için çalışan pleb kardeşlerim, bende sizdendim, bu işin sonu yaş haberiniz olsun. Zengin yaşayın. Erken emekli olun. Kedileri sevin.
Son yazimi girdigim 25 Mayis 2017den beri blogumu sadece gelip guncellemeleri yapmak icin ziyaret ettim. Bazen eski postlarima baktim, ustunde hicbir degisiklik olmayan blogumu ara ara yedekledim. Sonuc olarak bugune yani 28 Mart 2020ye geldim.
Bu 35 ayda hayatimda cok guzel ve cok kotu seyler oldu (tamam cok kotu birsey olmadi aslinda). Sonunda okulumu bitirdim, kendime kasap.me adresinde bir ingilizce blog actim ve arkaplanini tamamen kendim yazdim, yuksek lisansa basladim, meslegimi yapmaya basladim. Iliskim oldu, bitti, oldu, bitti. Eskisehire veda edip Mersine tasindim, oradan is sebebiyle Sirnak/Cizreye geldim. Kedilerim buyuduler. Yeni bir masaustu pc dizdim, laptop aldim, kiz kardesimi Kanadaya yolcu ettim. Kardesimi ozledim. Annem ziyaretine gitti geri geldi. Babaannemi kaybettim. Cok guzel bir yaz tatili gecirdim, guzel yerler gezdim. Cok sacma seylerle de ugrastim. Ama bu bloga bir kere bile gelip bir kelam yazmadim.
Bugun, su corona salginin herkesin hayatini kisitlayip sacma bir evreye soktugu su berbat donemde oyun oynamaktan o kadar sikildim ki bloga bakasim geldi. Iste buradayim. Yillar sonra gelmis birseyler yaziyorum. Daha ne yazacagimi bile bilmeden yaziyorum. Yarin gene cok sikilir miyim oyun oynamaktan? Bilmem, gelip birseyler yazarsam anlasilir bu.
14 mayis 2014te tumblrima yazmisim..
5 yıl geçecek. gençliğinin en parlak dönemleri. hayatının belki de en eğlenceli yılları geride kalacak. aslında en parasız olduğun ama en çok keyif aldığın yılların geri de kalacak. insanların da aynen aşk gibi masum olduğuna inandığın, ama kalbin yandıkça ikisinin de masum olmadığını öğrendiğin yıllar geçecek.
5 yıl daha geçecek. kendi paranla kendi ayakların üstünde durmayı öğrendiğin yıllar olacak bunlar. yakın arkadaşların bu yıllarda birer ikişer evlenmeye başlayacak. bazen acabalar gelecek aklına. acaba gerçekten evlenmek istediler de mi evlendiler? acaba fii tarihindeki sevgilinle evlenebilir miydin veyahut mutlu olur muydun onunla? bu hayat yerine evlilik hayatı mı daha güzel olurdu? bu 5 sene seni acabalar ile boğacak. hala yaşlanmadığın için diğer bekar yaşıtlarınla cebinde paran önünde kariyerinle hayatın tadını çıkarmaya devam edeceksin. anca 30larının başında olduğun için yalnızlığın alarm seslerini duymayacaksın.
bir 5 yıl daha geçecek. belki bu yıllarda emeklerinin karşılığını alacaksın. kariyerinde gerçekten yükselmeye başlayacaksın. evlenip çoluk çocuğa karışan arkadaşlarının çocuklarını seveceksin. bir yandan çocuk ve ev derdin olmadığı için kariyerinin, özgürlüğünün keyfini süreceksin. diğer yandan bir bebeğin eve getirdiği bebek kokusunu ve mutluluğu her seferinde olabildiğince içine çekip hasret gidereceksin. muhtemelen senden umudunu kesmeyen bazı akrabaların hala sana onun oğlu veya bunun kızından bahsedecek. sense kendinden yaşça küçük kızlarla veya kariyerini oturtmuş erkeklerle gönül ilişkilerine devam edecek, hala alabiliyorken cinselliğin keyfini süreceksin.
sonra bir 5 yılı daha arkanda bırakacaksın. kariyer sahibi bir bekar olarak para senin için bir daha asla dert olmayacak. felsefe yada mistizme olan merakın seni farklı düşünce boyutlarına çekecek. cinsellikten eski keyfi almayacaksın. bu sebeple ki ya daha fazla insanla yatacaksın, ya da cinselliği çok daha az arayacaksın. artık 40larındasın. evlenen arkadaşlarının çoğu senden daha yaşlı gösterecek. sen özgürlüğün keyfi ile vücudunu daha genç tutabileceksin. ruhun gibi. belki ilk defa bu yıllarda arayışa gireceksin. eski enerjiniz kalmadığı ve grubun büyük çoğunluğu evlendiği için akranlarınla eskisi gibi eğlenemeyeceksin. ama senin ruhun hala genç kalacak. içindeki ateş sönmeyecek.
sonraki 5 yılı da geçireceksin. her akşam eve geldiğinde seni bekleyen bir kedin dışında kimsen olmadığını hissedeceksin. geçen 25 yılda hayatın keyfini nasıl çıkardığını anımsayıp gülümseyecek, başarılı kariyerini heba etmemek için kendini sadece işine vereceksin. bu yıllarda belki dünyayı gezmiş olacaksın. nepaldeki bir budist tapınağını ziyaret edecek, mavi nilin nasıl mısır uygarlığına can verdiğini hayal edeceksin.
ve bir gün başını yastığa koyduğunda, yalnızlığının tek mirasın olduğunu hissedeceksin. senin keyfine göre döşenmiş yatak odanda yastığına sarılıp odanın kapısına bakarken o en pervasız olduğun yıllar gelecek aklına. kalbini kıran insanlar ve biten büyük aşklarının ne kadar manasız olduğunu hissedeceksin. hislerini incittiğin, artık sevmediğin için ayrıldığın sevgililerin gözünün önünde belirecek. onların aşkını neden geri çevirdiğini anımsayamayacaksın bile, sadece yüzler gelecek gözünün önüne. gözlerinde bir damla yaş belirecek, ve sen yatağında yapayalnız uyuyakalacaksın. pazar sabahı kalktığında fit kalmanı sağlayan sütlü gevreğinin tadını çıkarırken yalnızlığına ortak olacak kimseyi bulamayacaksın yanında.
kariyerinin, paranın, gezdiğin ülkelerin bir anlamı kalmadığında, şansın güldüğü insanlardan isen senin hislerini paylaşan birini bulacaksın. 30una gelmeden büyük aşkla evlenen arkadaşlarının paylaşmadığı hisleri bu insanla paylaşacaksın ve bunca yıl nerede olduğunu soracaksın ona. sonra farkedeceksin, bunca yıl asıl sen neredeydin?